4 Ocak 2015 Pazar

KÜÇÜK FAKAT ŞIMARIK HAYALLERİM

Evveeeet bir önceki yazımda yazdığım gibi benim de 2015 hayallerim işte aşağıda...Hadi bakalım kolay gelsin....:)
1- Alınıp evde okunmayı bekleyen kitaplarımı okuyacağım.


2- Her ay en az 2 kitap bitırecegim, okuduğum kitapları bir yere listeleyeceğim.


3-Yalnız sinemaya gitmeyi öğreneceğim. Aslında öğrenecek bir şey yok. Film seç, bilet al, yemek yeme hakkını patlamış mısır olarak kullan, gir içeri seyret. Teori tamam da  pratiğe ağırlık vereyim :) 

SEVDİĞİM BİR YAZARIN YAZISINDAN YOLA ÇIKARAK....

Sanırım son yılların en ağır gribini geçirdim. 28 Aralık 2014 -02 Ocak 2015 arasındaki durumumun özeti bu cümle diyebilirim.

Geçtiğimiz haftanın kısa ama öz olan özetinden anlayacağınız gibi yılbaşını evde, battaniyeler altında, kucağımda  kutu mendil, sehpada ilaç sepeti, yanında halim olsa uzanıp alacağım bitki çayı fincanı, gözlerimde sinirden  mi yoksa gripten mi bilemediğim ama yerinde durmayıp sürekli akan yaşlarla girdim. Neyse Allah beterinden saklasın. Bir sürü planım vardı yılbaşı gecesi için. Üstelik ben kafasına koyanı yapan biriyim ama artık ne kadar hastaysam evden dışarı çıkamadım. Bu arada TV de zapping yaparken rastladığım bir kanalda huzurevi sakinleri ile roportaj yaptılar. Bende gözyaşları şelale tabii....

Neyse bugün yazı yamamın sebebi hüzünlerden bahsetmek değil. Ben size 2015 de aldığım kararlardan bahsedeceğim . Aslında ben öyle yıllık planlar yapan, hedefler koyan, kararlar alan biri olmadım pek. Yok canım tabi öyle sap sap yaşamıyorum, benim de hayatımda hedefler var tabi de  hani öyle yılbaşında dilek dilenir, liste miste yapılır ya yani yok öyle bir alışkanlığım. Fakat dün sabah Hürriyet Cumartesi eki'nde Ayşe Arman'ın " Yeni Yıl için 32 Hayal " başlıklı yazısını okuyunca çok imrendim.En çok da şu sözü hoşuma gitti. "Ama ben hedeflerden çok hayallerime inanırım"  Severim Ayşe Arman'ın yazılarını . Bazılarına yok artık desem de, bazı fikirlerine katılmasam da  herzaman okurum. Yazı uslubu, konulara değinmedeki cesareti, kendi yaşamını anlatmadaki samimiyeti, röportajlarında insana röportaj yaptığı kişi ile sanki  okuyan kendi  konuşmuş duygusu vermesi, yazmayı çok seven beni hep imrendirmiştir. Ayşe Arman cumartesi ekindeki yazısında kendi 2015 hayallerini listelemiş ve yayınlamış. Çok hoşuma gitti. Hedef listesi yapmayı sevmem ama hayal kurmayı severim ve hayallerimi listelemek hiç aklıma gelmemişti.   Derhal kendime bir hayal listesi yaptım ve paylaşmak da istedim/ 2016 da bakalım hangilerini gerçekleştirmişim? Umarım onları da yazmak kısmet olur....

Veeeee "2015 hayallerim" listesi.....

Yok ya çok uzun olacak bu başka bir yazının konusu olsun  Devamı Bkz " Küçük Fakat Şımarık Hayallerim" başlıklı yazım....


GÜVEN DUYGUSU DEDİĞİN VANİLYA KOKUSUNDA SAKLI OLABİLİR Mİ?

Evdeki vanilya kokusu beni hep mutlu eder ve içimi bir güven duygusu kaplar. Evet 40 lı yaşlarımda olmama rağmen  hala böyledir bu. Çocukken eve geldiğimde annem vanilyalı kurabiye pişirmiş olurdu bazen. Kapıdan  içeri girdiğimde vanilya kokusunu duymak bana hep bir güven ve mutluluk vermiştir. Sanırım hala da böyle hissetmemin taaa çocukluğumun vanilya kokusu ile bir alakası var.

Ne yazık ki çocukluğumda evde pişen vanilyalı kurabiye kokusu çok uzun sürmedi. Çocuk yaşta anne ve babamı ve de babaannemi  bir trafik kazasında kaybettim. Tam da 3. sayfaya haber olacak şekilde. Sonraları hayatımın geçtiği yatılı okullarda doğal olarak vanilyalı kurabiye pişmezdi, pişse de anne sıcaklığında servis edilmezdi. Aslında bu benim çok uzun yıllar önce bilinçaltıma ittiğim çok da farkında olmadığımı zannettiğim bir şeydi. Taaaa ki geçenlerde arkadaşlarla gittiğimiz Cahide de çok eğlendiğimiz bir gecenin sonunda. hafif dumanlı kafayla sohbet ederken bu konu açılana kadar...

O gün bir araya geldiğimiz arkadaşlardan bir çoğu benim gibi yatılı okumuşlar ortaokul ve liseyi. Gecenin sonunda içlerinden biri çocukken yatılı olmanın ne kadar zor olduğunu anlatırken konuşmasının sonun da dedi ki "Yani bizim öyle okuldan eve gelince kek pişiren anne anılarımız olmadı hiç"....Allahtan salon loştu. Gözlerime hücum eden yaşları görmedi kimse..Sadece tam karşımda oturan kankam. canım o sözleri işitir işitmez bir telaş bana baktı, üzüleceğimden endişeli bir şekilde... Gözgöze geldik... İki damla yaş indi gözlerimden. Çaktırmadan sildim....Gözyaşlarıma engel olabileceğimi bilseydim demek isterdim ki "Neyse ki biz kendi çocuklarımızda bu anıları oluşturabildik. Ne mutlu bize ki bizim çocuklarımızın böyle anıları var"...Sonra konu başka yerlere kaydı, yine çok güldük. çok eğlendik ve ben taaaa ertesi günü farkettim bu evde kek. kurabiye pişirme takıntımın nerden geldiğini...

Çocuklarınıza kek, kurabiye pişirin. Onlar okuldan eve geldiğinde, ev buram buram kek, kurabiye koksun. O koku onlara nerede olurlarsa olsunlar ev sıcaklığını hatırlatsın, vanilya kokusu onlara güven duygusu olsun.