Herkes
gibi bende müzik dinlemeye bayılırım. O anki ruh halime bağlı olarak
müziğin her türünü dinleyebilirim. Bir Arabesk dinlemezdim. Tarkan, Orhan
Gencebay'ın unutulmaz şarkısı "Hatasiz Kul Olmaz"ı söyleyeli beri
Arabesk de dinler oldum. Dedim ya ruh halim hangi türe uygunsa onu dinlerim.
Ama
bu aralar yeni keşfettiğim ve vazgeçemediğim bir albüm var.
"Arta
Kalan Zamanda II-Tek Kisilik Tarikat-HİCRET "...
Ertuörul
Özkök ün 30 yıldır dinlediği aryaları topladığı albüm 2 CD den
oluşuyor. İlk CD de 12 eser var.2.CD de ise Özkök'ün yazdığı metinleri
Selçuk Yöntem seslendirmis ki dinleyeni bambaşka bir dünyaya götürüyor. Bu
aralar o kadar cok dinliyorum ki....Biraz melankoliye sürüklüyor insanı ama
öyle bir alıp götürüyor ki başka başka zamanlara.....
Aslinda
ben bu CD serisinin ilkini arıyorum." Arta Kalan Zamanda " Dinlemiştim bir zamanlar. O zaman bu
zaman hala o CD yi arıyorum ve bulamıyorum. Acaba diyorum Ertuğrul Özkök"e
mail mi yollasam yeniden piyasaya çıkarın ya da ne bileyim sizde varsa bana
yollayın diye...
Şöyle
bir sahne canlandırın gözünüzde...Bir kadın 40 li yaşlarında, bir erkek 50 sine
henüz basmış...Cok zarif , cok entellektüel, karizmatik....Kadını evinde
ağırlamaktan onur duyduğunu söylüyor. Günlerden cumartesi .Kadın elinde uzun
zamandır aradığı Leonard Cohen'in Londra konseri CD si...Erkek kadını kapıda
karşılıyor. Yanaklarından öperken her zaman ki gibi içine çekiyor kokusunu..."Evime
hoşgeldin" diyor...Salonda kadının çok sevdiği kokulu mumlar yanıyor.
Erkek CD yi evin bir köşesinde duran CD çalara koyuyor. Salonun her tarafinda
birden Leonard Cohen'in " Dance me to the end of love" şarkısı
çınlamaya başlıyor...Erkek " harika bir viskim var yemekten önce bir kadeh
denemelisin " diyor. O mutfakta içkileri hazırlarken kadın salondaki deri
kanepeye oturuyor ve içinden " zaman dursa ve bu huzur hiç bitmese"
diye düşünüyor. Gözlerini kapatıyor. O anda o salonda gerceği hatırlatan tek
şey kedinin mırıltıları. Kıskanıyor sahibini kadından her dişi gibi. Sonra ki
cumartesilerde Leonard Cohen bir rituel haline geliyor. Kadın kapıyı çaldığında
odada çınlamaya başlıyor. Erkek nasıl ayarlıyorsa zamanı...Kadın kapıdan içeri
girerken hep aynı sarkı çalıyor. "Dans et benimle aşkın sonuna
kadar"....Bir rituelleri daha var. "Erkek bak sana ne dinleteceğim
dediği günden beri rituel haline gelmiş...Yemekten sonra ellerinde içkileri
yanyana deri kanepede oturuken odada "Arta kalan Zamanda" albüm'ünün
aryaları çınlıyor. Kenan Işık'ın sesi eşlik ediyor onlara...Bazen kadının
gözleri nemleniyor. Erkek "Aaa ağla diye dinletmiyorum sana üzme beni
" diyor.. Sonra uzun uzun gözlerinin içine bakıyor kadının.
"Güzellik"" diyor "ne güzel gözlerin var senin. Kaşların ne
kadar uzun". Sonra sabahlara kadar herşeyden konuşuyorlar...Kadın erkeğin
omuzunda odada çınlayan o hüzünlü melodramik ses. Sonra erkek castratoların
hüzünlü hikayesini anlatıyor kadına...Hüzünlü kırık bir öykü. 15.-16.
yüzyılda eski roman katolik klisesindeki bir uygulamaya göre fakir
erkek çocuklar toplanıyorlar ve iyi bir müzik eğitimi verildikten sonra
ergenlik çağına geldiklerinde sesleri biyolijik değişime uğramasın diye hadım (
castrato İtalyanca hadım edilmiş anlamına geliyor) ediliyor. Sesleri ince olsun
diye hadım edilmiş genç erkek cocukların öyküsü .İçi titriyor insanın...
Güzel ama hüzünlü bir hikaye bu ve öylesine
kalemimden dökülüverdi işte bir
CD den yola çıkarak. Hep öyle değil mi zaten? Hayat dediğimiz bu macera
yolculukta hep bir şeylerden yola çıkıp, farklı yerlere varmıyormuyuz ya da
dokunmuyormuyuz bir şekilde birbirimizin hayatına domino etkisiyle.
Özetle
ben hala arıyorum "Arta Kalan Zamanda "
CD'sini.
Bulan
haber versin lütfen..