Küçükken pazarları hiç sevmezdim. Zira pazar
demek annem ile babamın dinleneceği, bizimde her zamanki oyunlarımızla vakit
geçireceğimiz bir gün demekti. E tabi o zamanlar dinlenmek gibi bir derdimiz
yoktu zira her daim dinlengindik çocuk olarak. Babam futbol maçı seyretmeyi
severdi. Bu da televizyonunda akşama kadar bloke olması demekti. Yoktu öyle
eskiden her odada bir televizyon.
Okul yıllarında pazar demek ders çalışmak
demekti. Sürekli yapılması gerekli ödevler, hazırlanması gereken eşyalar...Yine
sevmezdim pazarları....
Üniversite de durum değişikti
tabi...Pazarların adı arkadaşlarla sinemaya, tiyatroya, konsere gitmek oldu.
Galiba çok da kötü değildi artık pazar günleri...Eğlenceli oluyordu.
Çalışma hayatı geldi çattı. O zaman pazarlar
iple çekilir oldu. Ama bir o kadar da işle doldu. Alışveriş yapılacak, aileler
ziyaret edilecek, dinlenilecek...Olsun ben sevmeye devam ediyordum artık pazar
günlerini.
Şimdilerde kararsızım. Bazen çok iyi geliyor
pazar günleri. Bazense geçmek bilmiyor.
Bugün mü ?...Bugün geçmek bilmeyen
pazarlardandı. Ek olarak bir de Soma da kömür madeninde can veren 301 kişinin
acısı eklendi. Neyse az kaldı. Gün
akşama dönmek üzere...Yarın yeni bir gün. Yeni umutlarıyla gelecek....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder