2 Mart 2014 Pazar

MUTLAKA IZLENMELI....KELEBEGIN RÜYASI     27.02.103

Sonunda gittim "Kelebeğin Rüyası"na. Gecen hafta sonu gidemeyince ve önümüzdeki hafta sonu da Amerika ya gideceğim için iki arada bir derede gittim artık. Daha doğrusu gittik. Kankam ve benim yakin bir arkadaşım , meslektaşım Zeynep. Is çıkışı Kanyonda buluştuk.  Once Gina da yemek yedik hep birlikte. Gina herkesin bildiği gibi bir İtalyan Restauranti. Ben ev yapımı makarnasını çok seviyorum. Ama bu sefer keçi peynirli semizotu salatası yedim.. Sarap icesim vardı ama içmedim. Malum hafta arasi gereksiz kalori meselesi...Zaten önümüzdeki 15 gun Amerikada gereksiz bir suru kaloriyi istemdisi!!! olarak alacağım.

Kanyon Cinebonusu seviyorum. En iyi tarafi da film saatine kadar rahat rahat yemeginizi yiyebiliyorsunuz. Bu arada iyi ki gündüz rezervasyon yaptırmışım. Aksam hafta arasi olmasına ragmen nerede ise full dolu idi sinema. Rezervasyon yaptirmanin da bir kotu tarafı biletinizi 45 dakika öncesinden almaniz gerekiyor. Bu arada aksam saati Kanyon Cinebonusta tek gise acik olması da ayrı bir ilgincilik. Kuyruk uzuyor ama kimse orali degil. Neyse sonunda akıllarına 2. gişeyi de acmak geldi de biletleri alabildim.

Gelelim filme...Öncelikle o kadar çok reklamı yapıldı ki inan ister istemez gitmeye şartlanıyor. Baksaniza ben bile Amerikaya gitmeden once gitmem lazim diye o kadar isimin arasında bile gittim filmi izlemeye. Reklamın ne kadar buyuk bir güç oldugunu da boyelce bir kez daha idrak ettim:)  Herkes bir suru güzel şey söyledi film hakkında . Hepsine katılıyorum eksigi var fazlası yok. Ama kimse bu kadar depresif bir film  olduğunu yazmamıştı. Onu da naçizane ben soyluyorum. Evet çok güzeldi. Cekimler harika, oyuncular muhteşem. 1941 yılları Türkiyesi öyle bir yansıtılmış ki kendinizi o zamanda hissediyorsunuz. Mulkiyet yılları tokat gibi yuzunuze carpiyor.15-65 yas arasindaki herkes komur madenlerinde calismak zorundaymis o zamanlar. Sefillik, fakirlik diz boyu. Insan seyrederken zaman zaman nefes alamiyor fakirligi seyretmekten. Ici sizliyor insanin. Veremin girmedigi ev olmadigi yillar.Ayni kiiza asik iki genc sair ustelik simdiki deyimle iki kanka sairin hayatla ve askla mucadelesi. Rustu Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu. Onlarin ellerinden tutmaya calisan liseden hocalari Behcet Necatigil....Ne yazik bugun tum Turkiyenin tanidigi Behcet Necatigil de bir zamanlar fakirlik icinde yasamis fakirlik icinde olmus.  Rustu Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu'nun birbirlerine takilmalari gulumsetiyor insani ama filmin butunu aslinda tam bir dram. Sen sakrak girdigim filmden gayet depresif bir ruh hali icinde ciktim. Gozlerim nemli, icim sizlayarak...Ne bileyim iste dokundu bana hersey....

Film her iki saire de bir vefa borcunu odemis sanki...

Yilmaz Erdogan "Ask en güzel bahanesidir siirin" demis.

Filmin yorumlarinda da dedigi gibi bu filmle siir yeniden gundeme gelir belki. Ayrica Rustu Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu'yu da  de gun isigina cikarmis bu film.  Belki artık hakettikleri ilgiyi gorur sairler ve siirleri. 

Muzaffer Tayyip Uslu'nun tek bir siir kitabi varmis "Simdilik". Yapikredi yayinlari yeniden basmis .

Rustu Onur'un ise siirleri ve mektuplari  "Mektubun Avucumda" isimli bir kitapta toplanmis ve Kaynak yayinlari tarafindan basilmis.

Filmde aklimda kalan dizeler ise: 

"Bir guzele guzelligini hatirlatmak isterdim aynalardan evvel" ..Muzaffer Tayyip Uslu

Itiraf...
Benim de aşklarım oldu
Ve alabildiğine günahlarım.
Halbuki bigünah olmak istedim
Bütün ömrümce....Rustu Onur

Ben kitaplari aldim bile...
Ozetle mutlaka seyredilmesi gereken bir film ama hafta sonu ve relax iken gidin derim ben. Oyle is çıkışı falan insani daha  bir zorluyor sanki....

Ellerine saglik Yilmaz Erdogan....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder